Yeşil Mutabakat, Dünya Ticareti ve İhracatımız
Dünyamızın sürdürülebilirlik ihtiyacı giderek ulusal ve uluslararası iktisadi faaliyetlerin odağına yerleşmektedir. Avrupa Birliği'nin bu amaçla hazırladığı “Yeşil Mutabakat” bu konudaki tüm faaliyetleri tanımlar hale gelmiş bulunmaktadır. Yeşil Mutabakat ekonomilerde ve ticarette küresel ölçüde etki yapacaktır.
Yeşil Mutabakat ile anılan sürdürülebilirlik konusunda liderliği Avrupa Birliği yapıyor olmakla birlikte ortak düzenlemelerin yapılması da kaçınılmaz görünmektedir. Nitekim AB dışında artan sayıda ülke ve bölgesel ticaret ortaklıkları benzer düzenlemeleri hayata geçirmeyi planlamaya başlamışlardır. ABD'de yeni demokrat parti yönetimi de benzer düzenlemelerin yapılmasını öncelikli gündemlerine almıştır. Güney Amerika'daki Mercosur ticaret bölgesi, AB düzenlemelerine uyumu hedef almıştır. İngiltere, yeşil sanayi devrimi belgesinde benzer düzenlemelere yer vermiştir.
Önümüzdeki dönem için küresel ticarette sürdürülebilirlik uyumu ana belirleyici haline gelmiştir. Dünya Ticaret Örgütü'nün çok taraflı anlaşması ile ortaya konulan, gümrüksüz ve kotasız ticaret ortak kuralına şimdi de sürdürülebilirlik uyum sağlama koşulu “de-facto” eklenmektedir.
Yeşil Mutabakat ile ortaya konulan düzenlemeler içinde karbon vergisi uygulanması kamuoyunda öne çıkmakla ve tartışılmakla birlikte esas hedef, iktisadi faaliyetleri sıfır karbon salınımı sağlar hale getirmektir. Bu esas hedefe ulaşılması ekonomilerde, sanayilerde ve firmalarda köklü değişikliklerin yapılmasını gerekli kılmaktadır. Köklü değişimler veya kalıcı dönüşümler önemli finansman ihtiyacını da beraberinde getirmektedir. Nitekim AB bu dönüşüm için şimdiden 750 milyar Euro kapsamında bir destek ve finansman paketi açıklamış bulunmaktadır.
Avrupa Birliği, Yeşil Mutabakat düzenlemeleri ile başta Türkiye olmak üzere üçüncü ülkelerden yapacağı ithalatta sürdürülebilirlik koşullarına uyumu arayacak ve uyum seviyesine göre de ithalatta bir karbon vergisi uygulayacaktır. ABD ve diğer ülkeler de benzer düzenlemelere hazırlanmaktadırlar. Bu kapsamda Türkiye ve diğer ülkeler, AB ve ABD pazarlarına ve bu düzenlemeleri benimseyecek pazarlara ihracatta karbon vergisi ile karşılaşacaktır.
Karbon vergisi öncelikle yüksek karbon salınımı olan ve yüksek enerji bağımlılığı olan sektörlere uygulanacaktır. Avrupa Komisyonu'nun 2021-2030 yılları için karbon kaçağına maruz kalma ihtimali “yüksek” sektör/alt sektörler listesinde, maden kömürü, demir-çelik, alüminyum ve çimentonun yanı sıra bazı tekstil ve hazır giyim eşyaları, kimyasal maddeler, sentetik kauçuk, cam ve cam ürünleri, seramik eşya, kağıt hamuru ile beraber meyveler,
sert kabuklular, şeker, nişasta, tuz, süt, peynir altı suyu, patates, domates gibi tarım ürünleri yer almaktadır. Türkiye öncelikle AB pazarı ve sonrasında diğer pazarlar için sürdürülebilirlik koşullarına uyum sağlayarak rekabet üstünlüğü sağlayabilecektir. Ancak bunun için sektörlerde ve firmalarda dönüşümü sağlayacak faaliyetler için teşvik ve finansman olanakları sağlanması gerekmektedir.
Firmalarda karbon salınımını azaltacak makine parklarında yenileme, karbon tutma için yatırımlar, yenilenebilir enerji kullanımı için güneş enerjisi yatırımları, kaynak verimliliği artışı için otomasyon yatırımları, sıfır atık ve atık çevrimi yatırımları, lojistik faaliyetlerinde elektrikli araçlara geçiş gibi birçok alanda yeni yatırım ihtiyaçları olacaktır.
Yatırımların finansmanı için de özel finansman programları uygulanmalı ve AB'nin ve diğer uluslararası kurumların finansman desteklerine de erişilmelidir. Özel finansman programında; bankalar sürdürülebilirlik yatırımlarının finansmanı için yeşil tahviller ihraç edebilmeli, ihraç koşulları daha esnek olmalıdır. Bankalar sürdürülebilirlik yatırımlarının finansmanı için özel kredi programları geliştirmelidir. Bu kredilerin tutarı kadar Merkez Bankası'ndaki karşılıklar azaltılarak bankalar özendirilmelidir. Merkez Bankası Türk Lirası yeşil kredilere re-finansman olanağı sağlamalıdır. Sürdürülebilirlik ile uyum yatırımlarının finansmanını sağlayacak yatırım kredileri yedi yıl vadeli, işletme kredileri ise üç yıl vadeli olmalıdır. Karbon piyasası kurulmalıdır. Karbon ticaretinde taraflar için KDV ve kurumlar vergisi istisnası sağlanmalıdır.
Özel yatırım teşvikleri ve finansman programları 2021 yılında hayata geçirilmelidir. Hızlı destek, bir o kadar hızlı dönüşüm, rekabetçilik ve daha yüksek ihracat anlamına gelecektir.