Eskiyi ‘Yıkmadan' olmaz…
Bu ay içinde İTÜ için Tasarım Kulübü'nün düzenlediği dizi konferanslardan sonuncusuna biz de katıldık. Konuşmacı, Saffron Brand Consultants'ın kurucu ortağı ve CEO'su Jacob Benbunan. Bilindiği üzere Benbunan ve ekibi TİM'in önderliğinde Türkiye'nin yeni amblem ve logosunun yaratım sürecini yönetmişlerdi. Çalışma iki yıldan fazla bir süre almış ve toplantılara Türkiye'nin en geniş entelektüel kesimi ve başarılı işadamları katılmıştı.
Salonda beklentimin çok üzerinde genç İTÜ'lü vardı. Ama şaşırmadım… Y kuşağını ABD ve AB'den kopyala yapıştır tanımlarla 'anlamaya çalışan' arkadaşların kulaklarını çınlattım. Onlara göre bu gençler iki saat oturup böyle ciddi bir konuya 'takılmazlardı.'
Türkiye gençliğiyle ilgili, Batı'daki yaşdaşlarının benzer karakter özelliklerini taşıyan, aileleri de 'Batılı' olan, Bağdat Caddesi-Nişantaşı-Etiler üçgeni içinde yaşayan, dışı parlak içi boş birkaç bin gence bakıp, tercüme Y Kuşağı analizleri okuyup morallerini bozanlara, bu tür toplantılara katılmalarını tavsiye ederim.
Benbunan'ın konuşmasının ana eksenini İngilizcesiyle 'Disruption' kavramı oluşturuyordu. Kavramın birebir Türkçe karşılığı bulunmuyor. Yaklaşık 'ezber bozmak' ya da 'yıkıcı etkiye sahip olmak' diye kullanılıyor.
Benbunan'a göre 'Disruptive' olmayan, yani rekabeti şaşırtıp, içinde bulunduğu eski üretim, pazarlama, satış süreçleri anlayışını yıkıp yok etmeden, ortaya rekabet başarısı olan bir 'İnovasyon' koymak mümkün değil.
Yani İnovasyon ancak 'ezber bozucu ve yıkıcı etkisi olan bir değişim sürecini tetiklemişse, rekabetçi avantaj ve başarı sağlıyor…
Bu yolda kendisine ışık veren dört temel kitaptan söz etti Benbunan:
Wally Olins, “Kurumsal Kimlik”; Joseph Schumpeter, “Kapitalizm Varlığını Sürdürebilir mi? Yaratıcı Yıkıcılık ve Küresel Ekonomi”; Daniel Kahneman, “Davranışsal Ekonomi” ve Larry Downes / Paul Nunes, “Büyük Patlama Yıkılması”…
Son kitaptaki örnekler hayli çarpıcı. Biz de bir iki örnek vererek konuya açıklık getirmeye çalışalım: Harita sanayini ortadan kaldıran Google Map…
Navigasyon aletlerini yok eden Yandex Navigator gibi sesli yol tarif yazılımları.
Buharlı treni yok eden dizel motorlu trenler; onları ortadan kaldıran elektrik trenler. Rayları ortadan kaldıran elektromanyetik sistem. Hesap makinesini, el fenerini, pusulayı ve daha birçok şeyi ortada kaldıran cep telefonları... Bu örneklerden yüzlercesini vermek mümkün. Buradan çıkarılacak ders 'inovasyonun' sadece bir yenilikçilik, yaratıcılık meselesi olmadığı gerçeğidir. İnovasyon, rekabeti ortadan kaldıracak ya da kendini yenilemeye, yani para harcama ve yatırım yapmaya zorlayacak bir 'Buluşçuluk' meselesidir...
Bütün yazarların buluştuğu nokta ise 'ezber bozan' 'yıkıcı' inovasyonun gelmekte olduğunun fark edilememesidir. Yani kendilerini yok edecek 'Buluşçuluk'un ortaya çıktığını hissettiklerinde artık toparlanmak için çok geçtir… Bu nedenle tek çıkış yolu vardır: Rekabete göre strateji kurmamak, ezber bozan, yıkıcı buluşçuluğu, rekabetin bizi zorlamasını beklemeden devreye sokmak. Bunun yolu da insan kıymetlerine ve Ar-Ge'ye, çıkacak markaya ciddi yatırımdan geçer… Gelecek, bu yatırımı sarf kalemi olarak değil, geleceğe hatta bugüne yatırım olarak gören firmaların olacaktır…